Kısırlık Dinimizde Nasıl Yorumlanır?

Kısırlık Dinimizde Nasıl Yorumlanır?
İslam inancı, Müslümanlar tarafından eksiksiz bir yaşam biçimi olarak görülmektedir. Çok sayıda insan, İslam dinini uygular ve bunun doğal bir sonucu olarak Kuran ve Hz. Muhammed (S.A.V) rehberliğinde neredeyse her konuyla ilgili çeşitli yorumlar ve çözümler sunar. Kısırlık Dinimizde Nasıl Yorumlanır?
Evlilik kurumu da İslam dinine göre neslin devamını sağlayan ve toplumun temelini oluşturan önemli bir kurum olarak kabul edilir.
İslam dininde kısırlık, Allah’ın bir takdiri olarak kabul edilir ve kişi için bir imtihan olarak görülür. Kur’an-ı Kerim’de çocuk sahibi olmanın Allah’ın lütfu olduğu belirtilir, ancak çocuk sahibi olamamak da bir kaderdir. Bu durumda sabır, tevekkül ve Allah’a dua önerilir. Ayrıca İslam, helal sınırlar içinde tedavi yollarını aramayı teşvik eder; Tüp Bebek gibi yöntemler, dinin kurallarına uygun şekilde uygulandığında caiz kabul edilir. Eşlerin birbirine destek olması ve şükretmeye devam etmesi önemle vurgulanır.
İslam Dini Hastalıkların Şifasının Araştırılmasını İster!
Çeşitli sebepleri bulunan kısırlığa bağlı olarak ne yazık ki bütün ailelerin çocuk sahibi olması mümkün olmuyor. İslam dini kadın ve erkeğin her hastalığın şifasını araması gerektiğini öngörür. Öte yandan, İslam dini kısırlık konusunu hem Allah’ın bir imtihanı hem de tedavi yollarının araştırılması gereken bir hastalık olarak ele alır.
Peygamber Efendimiz ‘in şifanın aranması gerektiği ile ilgili sözleri göz önünde bulundurularak kısırlığın tedavi yollarının araştırılması dinimizce uygun görülmüştür.
Kısırlığın İslam Dinindeki Yeri Nedir?
Kısırlık konusunda In vitro fertilizasyon, cerrahi sperm alımı ve mikro yardımlı gebe kalma yöntemleri dahil olmak üzere infertil yani kısır bir evli çifte çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmasında dinen bir engel yoktur. Bununla birlikte, sperm ve yumurtaların karı kocaya ait olmalarını sağlamak için sıkı bir kontrol olmalıdır.
Tüp Bebek yöntemi olarak bilinen yöntemde ilişki “helal” yani izin verilir olarak tanımlanırken, evlilik bağları dışındaki herhangi bir sperm ve yumurta birleşimi gerek zina gerekse laboratuvar yoluyla olsun haram olarak kabul edilir. Bu nedenle donör sperm gebelikleri, tüm İslami hükümler çerçevesinde kesinlikle yasaktır.
Yumurta bağışı yönteminin uygulanması durumunda ise annenin kim olacağı konusunda çeşitli tartışma ve ihtilaflar söz konusu olabileceği için mahzurlu yanlarından dolayı İslam alimleri kesin bir görüş belirtmemiştir.
Benzer şekilde, evlilik ilişkisi dışında döllenme dinimizce haram olup kesinlikle yasak olarak belirtilmiştir. Kuran ve Peygamber Efendimiz ‘in rehberliğinde, çiftin izin verilen tüm tedavi yollarını takip edebileceği, ancak tedaviler sonucunda hamileliğe ulaşılamazsa bunun bir imtihan olarak kabul edilmesi gerektiği öğütlenmiştir.
Ayrıca Müslümanların kendi takva anlayışlarına göre kısırlık ile ilgili istedikleri tedaviyi seçme özgürlüğü vardır.
Kısırlık konusunda İslam, kişinin sabırlı ve Allah’a olan inancını korumasını tavsiye eder. Hazreti İbrahim ve Hazreti Zekeriyya gibi peygamberlerin dualarında çocuk sahibi olma arzusu dile getirilmiştir, bu da dua etmenin önemini vurgular. Ancak çocuk sahibi olamamak, Allah katında bir eksiklik veya ceza olarak görülmez; aksine, Allah her bireye farklı imtihanlar sunar.
Tedavi arayışında ise İslam, haram ve helal sınırlarına dikkat edilmesini öğütler. Örneğin, Tüp Bebek tedavisi gibi yöntemlerde, sadece eşlerin kendi hücrelerinin kullanılması şartıyla bu tedavi caiz sayılır. Evlat edinme de İslam’da teşvik edilen bir çözüm olabilir; ancak evlatlıkla ilgili fıkhi kurallara uyulması gerektiği hatırlatılır. Sonuç olarak, kısırlık karşısında teslimiyet, şükür ve helal yollardan çözüm arama İslam’ın temel öğütlerindendir.
Kısır Olan Bir Kadının Evlenmesi Caiz midir?
Kısır olan bir kadının evlenmesi hususunda İslam alimleri arasında farklı görüşler vardır. Genelde evlilik öncesi kısır olup olmadığı çoğu kişi tarafından bilinmez.
Ancak kısırlığın bilindiği durumlarda erkeğin bunu baştan kabul etmesi halinde kısır olan bir kadının evlenmesi caiz kabul edilir kadının bunu gizlemesi evlendikten sonra yuvanın yıkılması gibi önemli sonuçlara sebep olabilir.
Bu nedenle kısırlık veya diğer önemli sağlık sorunları bulunan eşlerin karşı tarafla bunları önceden paylaşması ahlaki açıdan ve etik kurallar açısından çok önemlidir.

İslam’da kısırlıkla karşılaşan bireylerin, bu durumun bir sınav olduğunun farkında olarak sabır ve tevekkül göstermesi önemlidir. Aynı zamanda, kişinin elinden gelen tedavi yollarını araması da teşvik edilir, zira Allah insanlara hastalıklarla birlikte şifa yollarını da sunmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Allah her hastalığın devasını yaratmıştır” buyurarak, tıbbi tedavilerin İslam’da yerini ve önemini belirtmiştir.
Kısırlıkla ilgili manevi olarak destek almak isteyenler, dua ve zikre yönelerek iç huzur bulabilirler. Hazreti Zekeriyya’nın (a.s.) “Rabbim, bana hayırlı bir nesil ihsan et” duası (Al-i İmran, 38) kısırlık durumunda sıkça okunabilecek bir ayet olarak önerilir. Bunun yanında İslam, eşler arasında sevgi ve anlayışı öne çıkarır; çocuk sahibi olamamak, evlilik bağlarını zedelemesi gereken bir durum değildir.
Sonuç olarak, İslam, hem manevi hem de tıbbi yollarla kısırlıkla mücadele edilmesini ve sabırla Allah’a yönelinmesini öğütler. Allah’a olan güveni koruyarak, kişinin bu süreçte huzurlu bir yaşam sürmesi hedeflenir.