Tarih Boyunca Kısırlık ve Tedavisi
Kutsal kitaplarda çoğalma ile ilgili öyle çok örnek varki. Solomun zevk ve aşk için değil ama soyunu çoğaltmak için yüz cariye edinmişti. Tanrı’nın Âdem’e ilk emri gidin ve çoğalındı. Ve Mısır’da bulunan bazı papirüs tabletlerinde kısırlık ve tedavisi için kullanılan ilaçlardan bahsediliyor. Tüm tarih içinde doğurganlık her zaman bir önem arz ediyor.
Eski çağlardan beri infertilite konusunda kadın daha fazla yargılandı. Hipokrat M.Ö 460 yılında kadınlarda kısırlık tanısının belirtilerini yazar. Döngünün ortasında döllenme için en uygun zamanı Giovanni Marinello da Venezia 1563’te tespit eder ve 1600’lü yıllara gelindiğinde 1677 yılında Polonyalı bir öğrenci olan Yohann Ham, spermatozoa’yı (erkek üreme hücresi) keşfeder. Bu o dönem için oldukça önemli bir buluştur ve doğurganlık ve kısırlık konularında araştırmaları hızlandırır. Özellikle Yohann Ham’ın keşfinin ardından Dr. Solomun Asch yoğun çalışma ve testler sonucu erkek kısırlığının ciddi sorunlarını çözen teknikleri bulmuştur.
Dünyanın İlk Tüp Bebeği
25 Temmuz 1978 yılı kısırlık konusunda birçok kişinin umutlarını tazeleyecek ve tıp tarihine altın yaldızlarla ismini yazdıracaktı. Louise Brown dünyaya gözlerini açan ilk tüp bebektir. Annesinin fallop tüpü tıkanıklığı sebebi ile 9 yıl boyunca hasret çektiği Louise artık kollarındadır.
Bir mucizeyi gerçekleştiren Prof. Robert Edwards 10 Ekim 2010 yılında Nobel Tıp Ödülünü aldı. Britanyalı bir fizyolog olan Robert Geoffrey Edwards, üreme tıbbının öncüsü bir bilim adamıdır. Edwards Cerrah Patrick Steptoe ile birlikte, ilk tüp bebek olan Louise Brown’ı IVF (tüp bebek yöntemi) ile başarılı bir şekilde dünyaya getirmişlerdir. O dönemden bu yana yaklaşık 3 milyondan fazla çocuk bu yöntem ile doğdu ve doğmaya devam ediyor.
Tüp bebeğimiz Louise ile Dr Edwards bağı hiç kopmamıştır, uzun yıllar görüşmeye devam etmiştir. Ve Louise normal gebelik ile iki erkek çocuk sahibi olmuştur.
İnfertilite Sebepleri Nelerdir?
İnfertilite yaşayan bir fetüsü üretecek yeterliliğe sahip olmadığımız anlamına gelir. Avrupa gibi sanayileşmiş ülkelerde çiftlerin %15-20’sini etkiliyor. Ve maalesef her yıl artarak yükseliyor. Normal bir çift için gebelik olasılığı her döngü için %20-25’dir. Bu düzenli ve korumasız ilişkilerde bir yıl içinde %80’e ulaşır.
Kimyasal maddeler, çevre kirliliği, sigara içme, yanlış yeme alışkanlıkları, bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski olan cinsel alışkanlıklar, psiko-duygusal faktörler ve toplumsal düzenleme gibi faktörlerin etkisi ile son 20 yılda kısırlık ve tedavisi alanında önemli ölçüde artış gözlemlenmektedir. 1 yıl ve daha uzun süre normal gebelik yaşayamayan çiftlerin mutlaka doktorlarına başvurmaları gerekir.
Bugünkü çift sterilitenin (geri dönülmez şekilde kısırlık hali) geçmiş kökenleri daha sağlıklı şekilde belirlenebilmektedir. Ve uzmanlar erkek infertilitesi vakaların %40-50’sinden sorumlu olduğuna inanılmaktadır.
Erkek İnfertilitesi
Erkek infertilitesinin olası nedenlerine göz atacak olursak; bulaşıcı hastalıklar, hormonal nedenler, testiküler nedenler, kriptorşidizm(testis sorunu) gibi spermatozoa üretimini bir şekilde kesintiye uğratan sebeplerdir. Varikosel (testis damarlarının genleşmesi), kabakulak virüsüne (kabakulak) bağlı viral orşit gibi enfeksiyonlar ve iltihaplarda etkenlerden bir kaçıdır. Buna ek olarak kısırlık ve tedavisinde, elbette dışarıdan sperm taşınmasında bir problemi belirleyen nedenler vardır.
Kadın infertilitesinin oluşmasında ve sağlıklı bir gebeliğin oluşmasını engelleyen konular ise; Ovulasyon bozukluklarına neden olan aşırı prolaktin, tiroidteki değişiklikler, polikistik över gibi hormonal nedenler yol açabiliyor. Özellikle Clamidya, endometriozis veya uterin malformasyonlar nedeniyle enfeksiyonlara bağlı total veya kısmi oklüzyon veya tubal arıza ile birlikte kadınlarda infertilitede farklı nedenler de olabilir.
Tarih Boyunca Kısırlık ve Tedavisi
Sonuç olarak günümüzde bu yetersizliğin alt edilmesi için tedavi seçenekleri vardır. Her tedavide olduğu gibi erken teşhis önem arz etmektedir. Gebelik şansını artıran birçok tedavi prosedürü vardır. En az bir yıldır çocuk sahibi olamıyorsanız lütfen hemen bir uzmana başvurun, her geçen gün yeni teknikler bulunuyor ya da var olan teknikler geliştiriliyor. Biraz sabır ile sizde bebeğinizi kollarınıza alabilirsiniz.
Bir sonraki Polikistik Over Sendromu Belirtileri Nelerdir? isimli makalemizi okumanızı öneririz.